T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
İSTANBUL / ESENLER - Ayvalıdere İlkokulu

İSTANBUL'U GEZELİM | | "Kız Kulesi"

Kız Kulesi, MÖ 5.yy'da Yunanlar tarafından İstanbul Boğazı'nın Üsküdar Salacak sahiline yakın bir noktaya kurulmuştur. Üsküdar'da, Roma İmparatorluğu'ndan kalma tek mimari eserdir. Tarih boyunca farklı amaçlarla kullanılmış ve hakkında çokça rivayetler üretilmiştir.

 

Küçük bir adacığın üzerine inşa edilmiş olan kule, yaklaşık 18 metre yüksekliğinde. 5 kattan oluşan yapı, Üsküdar İlçesi'nde kalan son Bizans yapısı konumunda. Kuleye antik zamanlarda Atina Kralı Chares'in eşi olan Damalis'in adı verilmiş.

Efsaneden esinlenenlerin "Leandros'un Kulesi" adıyla bahsettikleri kule, Bizans döneminde "Arcla" (Küçük Kale) olarak anılmış. Tarihi yapıya günümüzde kullanılan adını verenler, Osmanlılar olmuş.

Geçmişte yangın ve deprem felaketleri ile defalarca kullanılamayacak duruma gelen kule, yapısal anlamda günümüzdeki şeklini büyük oranda II. Mahmud dönemindeki onarım çalışmaları sonucunda elde etmiş. Hatta bu çalışmalar sırasında padişahın tuğrası, bir kitabeyle birlikte yapının girişine eklenmiş.

Tarihi kaynaklarda adından ilk kez M.Ö. 410 yılında söz edilen kule, Atinalı Alkibiades tarafından boğazdaki gemi trafiğini denetlemek ve onlardan vergi almak amacıyla inşa ettirilmiş. Sarayburnu Sahili'nden çekilen zincir sayesinde önemli bir kontrol noktası haline gelen yapıya M.Ö 341'de Chares, eşi için bir lahit yerleştirmiş.

Roma döneminde yapı, günümüzdeki görünümünü kazanmaya başlamış. İmparator Manuel Comnenos'un emriyle kulesi tamamlanan kayalık, kentin savunmasına yardım edecek hale getirilmiş. Yüzyıllar boyunca çok kez harap hale gelen tarihi kule, Bizans'ın son zamanlarında kenti Osmanlı kuşatmasından kurtarmak için gelen Venedik filosuna barınak olmuş.

Osmanlı'nın kenti ele geçirmesinin ardından yapıda geniş çaplı tadilat çalışmaları gerçekleştirilmiş. Bu dönemde yapı savunma özelliğini yitirmese de ağırlıklı olarak Mehter Takımı'nın gösterileri için kullanılmış.

Cumhuriyet döneminde kule ağırlıklı olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Denizcilik İşletmeleri gibi devlet kurumlarının hizmetine verilmiş.

Yapı uzun süre çeşitli amaçlarla istasyon olarak kullanılmasının ardından 1995-2000 arasında geniş çaplı bir restorasyon sürecine alınmış. Çalışmaların bitirilmesinin ardından halka açılan yapı, günümüzde  bir şirket tarafından restoran ve müze olarak işletiliyor.

KIZ KULESİ EFSANELERİ

İstanbul gibi büyük bir kentin ortasında olmasına rağmen insanların kolayca ulaşamayacağı bir noktada olması, zaman içerisinde yapının başrolünde olduğu çok sayıda efsanenin ortaya çıkmasına neden olmuş.

Kule hakkında türetilmiş en bilinen hikâye, imparatorun kızı ile ilgili olanı. Rivayete göre Bizans imparatorunun bir kızı olmuş. Doğuma çok sevinerek prensesin doğum gününü bayram ilan eden imparatorun mutluluğu ise çok uzun sürmemiş. Çünkü bilginlerin en yaşlısı, kudretli hükümdara kızının 18 yaşına basmadan bir yılan tarafından ısırılacağını ve öleceğini söylemiş.

Bunun üzerine imparator denizin ortasındaki yapıyı onartarak, kızını kuleye yerleştirmiş. Ancak, bir süre kulenin güvenli ortamında yaşayan prenses kaderden kaçamamış ve meyve sepetinde adaya gelen bir yılan tarafından ısırılmış.

Kızının ölümünün ardından çok üzülen imparator, prenses için pirinçten bir tabut hazırlatmış. Ardından yılanların kızına asla ulaşmaması için tabutu Ayasofya'nın yüksek duvarlarından birinin üzerine koydurtmuş. Halk arasında, Ayasofya Müzesi ziyareti sırasında görebileceğiniz bu tabutun üzerindeki 2 deliğin ölümünün ardından bile prensesin peşini bırakmayan yılanın işi olduğuna inanılıyor.


 

Sıkça anlatılan bir efsaneye göre Osmanlı döneminde geçiyor. Ordusuyla İstanbul'u kuşatmaya gelen Battal Gazi karargâhını kıyıya kurup, yedi sene boyunca burada kalmış. Bu durumdan ürken imparator kızını ve değerli hazinesini kuleye kapatmış.

Bu durumu öğrenen Battal Gazi bir gece sessizce kuleye gidip, hem âşık olduğu prensesi hem de hazineyi karargâhına kaçırmış. Ardından da atına atlayıp, bölgeden hızla uzaklaşmış. Duyduğuma göre bu hikâyenin "Atı alan Üsküdar'ı geçti" sözünün çıkış noktasını oluşturduğuna inanılıyor.

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 10.12.2019 - Güncelleme: 10.12.2019 21:52 - Görüntülenme: 803
  Beğen | 2  kişi beğendi